Sahi nasıl olurdu acaba?
Değiştirebilseydik geçmişi ve yaşayacağımız geleceği…
Yeni yıla dair isteklerde hep geçmişin hesabı, geleceğin kaygısı vardır çünkü.
Çok şey geçer beynimizin saklı dehlizlerinden.
Gün ışığına çıkmayı bekleyen umutlar, sonu gelmez istekler yığılır önümüze.
Sıkar bizi, hatta bir müddet sonra boğmaya başlar. Sıraya dizmeye çalışsak, yılkı atları gibi gem vurulmaya niyeti yoktur dimağımızdaki isteklerin.
Büyük de olsa küçük de olsa, bir umuttur sonuçta; bizi yaşamaya hevesli hissettiren.
Umutlarımız mı büyük yoksa içinde yaşadığımız hikâyelerimiz mi bizi küçük yapıyor?
Dickens ile sorularımıza cevap buluruz belki…
Çünkü Charles Dickens'ın romanlarında sosyal eleştiri güçlüdür; yaşadığımız dünyayı daha adil bir yer hâline getirmek için tercihler sunar. Özellikle Oliver Twist, David Copperfield ve Hard Times gibi eserlerinde bu görünüm çok belirgindir.
1860-1861 yıllarında bir dergide tefrika halinde yayımlanmaya başlayan “Büyük Umutlar” ise İngiliz edebiyatının en önemli ve en çok okunan romanlarından biridir.
Bu eser, hem bir büyüme hikâyesini hem de toplumsal eleştiriyi bir araya getiriyor.
Victoria dönemi İngiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilen roman, bir yetim olan Pip'in özgürlüğünden yetişkinliğe doğru uzanan hikâyesini anlatıyor ve toplumsal sınıflar, kişisel kimlikler ve kaygılı büyüme gibi evrensel temalar işliyor.
Dickens, Victoria dönemi İngiltere'deki sınıf farklılıklarını eleştiriyor. Pip'in yükselme hayalleri ve büyük umutları, toplumsal sınıftaki bir insanın mutluluğunu belirlemede nasıl yanılabileceği ortaya çıkarıyor. Bu, Dickens'ın sınıfsal adaletsizliklere uygun özelliklerini yansıtıyor.
Pip'in bir köylü çocuğu olarak doğup Londra'da yüksek bir sınıfa ulaşma çabaları, bu temanın en güçlü ifadesidir. Ancak Dickens, sınıf atlamanın mutluluk getirmediğini ve iç huzurun zenginlikle değil, temel değerlerle kazanıldığını vurguluyor.
Pip'in yolculuğu, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuktur. Kendi hatalarını, zaaflarını ve ön yargılarını fark ediyor. Romanın merkezini bu dönüşüm süreci oluşturuyor.
Estella'ya olan platonik aşk, Pip'in hayallerini ve hayal kırıklıklarını şekillendiriyor. Estella'nın soğukluğu ve ulaşılmazlığı ise insanın içindeki duygusal karmaşıklığı sembolize ediyor.
Roman, aynı zamanda suçun ve kefaretin doğasını da sorguluyor. Magwitch gibi karakterler aracılığıyla, toplumun suçluya bakışını eleştiriyor ve gerçek adaletin, yalnızca yasalardan değil, temel değerlerden geçtiği savunuluyor.
Dickens, romanını birinci tekil diliyle, yani Pip'in ağzından yazmış. Bu, okuyucuyu Pip'in iç açıklığı ile romana daha detaylı bağlanmasını sağlıyor.
Ayrıca, geriye dönük anlatım (retrospektif), geçmişteki olaylarla ilgili olarak hem o anki hem de daha olgun bir bakış açısını sunuyor. Bu ikili bakış açısı, hikâyeye derinlik ve empati katıyor.
Romanın yapısı belirginleşmiştir. Üç ana bölümde anlatılan hikâyeler, Pip'in çocukluğu, gençliğini ve olgunluk dönemlerini anlatıyor. Bu bölümler arasındaki geçişler, hem karakterin gelişimini hem de olayın örgüsünün evrimini net bir şekilde gösteriyor.
Dickens, “Büyük Umutlar”da farklı karakterlerin yaratımındaki ustalığını da göstermiş.
Pip: Romanın başkahramanı, kusurlu ancak empati uyandıran bir karakter. Pip'in zaafları ve hataları, onu daha iyi ve insani olarak betimliyor.
Estella: Soğuk ve kibirli bir figür olarak, bir yandan Pip'in arzularını yönlendirirken, diğer yandan toplumsal sınıfsallığı temsil ediyor.
Magwitch: Romanın en karmaşık karakterlerinden biri olan Magwitch, ilk bakışta kaba bir suçlu gibi görünse de, derinlerde insani bir yüreğe sahip olduğu görülüyor.
Miss Havisham: Estella'nın koruyucusu olan bu trajik karakter, geçmişte yaşadığı ihanet nedeniyle hayata küsmüş bir şekilde yaşar. Onun çürümüş ev ve elbisesi, yıkılmış umutları simgeliyor.
Dickens, “Büyük Umutlar”da güçlü betimlemeler, ince mizah ve toplumsal eleştiriyi bir arada kullanıyor.
Londra'nın karanlık sokakları, bataklıkları ve Miss Havisham'ın çürüyen malikânesi gibi mekânlar, romanın atmosferini oluşturuyor.
Ayrıca Dickens'ın mizahi üslubu, ciddi temaları dengeler ve okuyucunun ilgisini canlı tutuyor.
“Büyük Umutlar”, sadece Victoria dönemi İngiltere'sine özgü bir hikâye değil, insan doğası ve toplumsal düzen üzerine evrensel bir değişimi de simgeliyor.
Pip'in içsel mücadelesini, insanın kim olduğunu ve neye göre değerlendirilebileceğini ve insani değerlerinin ne olması gerektiği gibi konuları gözeten, zamansız bir anlatı sunuyor.
Dickens, Victoria dönemi toplumunun ekonomik ve sosyal sorunlarına ayna tutuyor. Özellikle çocuk işçiliği, yoksulluk ve hukuk sistemi eleştirisi görülüyor. Sanayi devriminin sonuçlarıyla birlikte İngiltere toplumunu eleştiriyor.
Dickens, yoksulluk, adalet sistemi, sınıfsal dağılım gibi aksaklıkları göstererek hem bireysel hem de toplumsal sorumluluğa vurgu yapıyor.
Büyük Umutlar, edebi zenginliği, güçlü temaları ve muhteşem karakterleriyle Dickens'ın en olgun yapıtlarından biridir.
Roman, yalnızca bir bireyin hikâyesini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda insan doğasını, kayıtlı değerleri ve toplumsal yapıyı da inceliyor.
İnsanın kendi bilgilerini sorgulamasını ve içsel mutluluğun dışsal başarıdan üstün tutulması gerektiği olgusunu etkileyici bir şekilde aktarıyor.
…
Sahi nasıl olurdu acaba?
Değiştirebilseydik geçmişi ve yaşayacağımız geleceği…
Yeni yıla dair isteklerde hep geçmişin hesabı, geleceğin kaygısı vardır çünkü.
Çok şey geçer beynimizin saklı dehlizlerinden.
Gün ışığına çıkmayı bekleyen umutlar, sonu gelmez istekler yığılır önümüze.
Sıkar bizi, hatta bir müddet sonra boğmaya başlar. Sıraya dizmeye çalışsak, yılkı atları gibi gem vurulmaya niyeti yoktur dimağımızdaki isteklerin.
Büyük de olsa küçük de olsa, bir umuttur sonuçta; bizi yaşamaya hevesli hissettiren.
Belki bu niyetle, belki de eski yıllarda yapılan hataları yeni yılda yapmamak adına klasiklerden bir esere demir attım.
“Büyük Umutlar” ı kaleme almak için soğuk havalarda, ellerim ceplerimde, titreyen sokak lambalarının ışığında dolaşmam gerekiyormuş.
“Büyük Umutlar”ınızın bol olacağı bir yıl olması dileğimle…