HABER: AYŞE YILMAZ
Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Topçam Köyü Dedeler Mahallesi, Eysim Madencilik’in maden faaliyetleriyle tanınmaz hale geldi. Bir zamanlar fıstık çamlarıyla ünlü, bereketli bir köy olan Topçam, bugün terk edilmiş bir çöle dönüşmüş durumda. Mahallenin yaklaşık 70 metre ötesinde başlayan maden çalışmaları, köylülerin su kaynaklarını kuruttu, tarlalarını çamur altında bıraktı, hayvanlarını öldürdü. Bu felaketi yaşayan ve tanık olan Coşkun ailesi, haklarını savunduğu için ise Çine 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor.
21 Mart’ta görülen duruşma sonrası bilgi veren Avukat Hüseyin Korkmaz, trajikomik bir dava ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyerek “Burada asıl dosyanın mağduru olanlar, müştekisi olması gerekenler sanık olarak yargılanıyor. Davanın tarafları tamamen değişmiş durumda. Bir hukukçu olarak çok trajikomik bir davayla karşı karşıyayız. Coşkun ailesinin evinin kuş uçumu 70 metre uzağına maden işletmesi kurulmuş. Yaşam hakları, hayatları, bütün faaliyetleri ellerinden alınmış. Hayvanları ölmüş, evlerinin üzerine taş düşmüş” dedi.
CENNET GİBİ MAHALLEYİ CEHENNEME ÇEVİRDİLER
Mağdur durumda iken sanık sandalyesinde yargılanan Cennet Coşkun, madenin hayatlarını alt üst ettiğini gözyaşlarıyla anlattı. Coşkun, “Sade bir köylü vatandaşıydık. 3 çocuğum vardı. Kendi aşımızla, işimizle uğraşıyorduk. 12 sene önce oldu, bir madenci geldi hayatımızı zehir etti. O gün bugün gözümüzden yaş eksik olmadı. Canımız, malımız, hayvanlarımız, su kaynaklarımız hep mahvoldu. Gördüğümüz zarar, patlatmalarda toz dumanının içinde kaldık. Hayvanlarımızın üstüne taş düştü. Koyunlarımız öldü, su kaynaklarımız gitti. Tarlalarımız, ekili bahçelerimiz çamur altında kaldı. Şu anda içecek suya bile hasretiz biz” diye konuştu.
ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİLER
Yaşam alanlarını savundukları için ölümle tehdit edildiklerini de anlatan Cennet Coşkun şöyle konuştu; “Su kaynaklarımızı elimizden aldılar. Buradan hayvanlarımızı su içireceğiz dediğimde oradaki bir mühendis ‘kocanı vurdururum’ dedi. Sözlü saldırıya ve tacizlere maruz kaldık. 80’den fazla dilekçemiz var. Karakollara, kaymakamlığa sunduk. Kaymakamlık bizi kabul etmedi, dilekçelerimizi almadı. Ağlaya ağlaya eve gittik. Kimse derdimizi anlamadı.”
“SESİMİZİ KİMSE DUYMUYOR”
Doğup büyüdüğü toprakların yok oluşuna şahit olduğu için büyük bir yıkım içerisinde olduklarını aktaran 30 yaşındaki Zeynep Coşkun, süreci şu cümlelerle anlattı; “Aydın Çine Topçam Dedeler Mahallesi’nde doğdum, büyüdüm. Ömrümü orada geçirdim. Bundan sonra kalan hayatımı da orada geçirmek istiyorum. Ancak yaklaşık 12 yıldır bunu maalesef yapamıyoruz. 2016’da Eysim Madencilik evimizin 60 metre mesafesine maden ocağı açtı. İlk başlarda küçüktü. Ama gün geçtikçe bir dağ oldu. Dağın arkasında bir dağ daha oldu. Kumdan tepeler oluşmaya başladı.En son yaşadığımız olayda, maden ocağının patlatma yapma kararı olmamasına rağmen sabahın köründe bir patlama aracı gördük. Can havliyle madencilerle görüşmek istedik. ‘Burada patlatma yapacaksınız ama hayvanlarımız dışarıda, bize bir şey söylemediniz, jandarma yok, can güvenliğimiz alınmadı’ dedik. Biriyle görüşmek istedik. Sadece görüşmek için gittiğimiz için bizi mahkemeye verdiler, dava açıldı.”
Durum karşısında çaresizliklerini ise isyan cümleleri ile anlatan Coşkun” Çocukken derelerde su içen bir çocuktum. Öyle büyüdüm. Şimdi dere yok. Dere yatağı yok. Su kalmadı, ağaçlar kurudu. Çölleşiyoruz. Sesimin duyulmamasından yoruldum. Çığlık atıyorsunuz ama dipsiz bir kuyunun içindeyiz. Bağırıyoruz ama kimse duymuyor” dedi.
Son duruşmada, Eysim Madencilik mühendislerinin talimat ifadeleri dosyaya eklendi ve dava 14 Mayıs 2025’e ertelendi. Savcının bu tarihte mütalaasını sunması bekleniyor. Karar, hem ailenin hem de köyün kaderini belirleyecek.