Demokrat Parti (DP) İzmir İl Başkanlığı, 16. Olağan İl Kongresi’ni dün Karşıyaka Deniz Baykal Kültür Merkezi’nde yaptı. Kongreye Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt, Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, İzmir Milletvekili Salih Uzun, İzmir İl Başkanı Ozan Demirbaş, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, İyi Parti İl Başkan yardımcısı Necdet Kırkpınar, Gelecek Partisi İzmir İl Başkanı Onur Sivaslı, Saadet Partisi İzmir İl Başkanı Mustafa Erduran, Demokrat Parti il, ilçe yöneticileri ile partililer katıldı.
Saygı duruşunda bulunma ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından kongreye İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de gönderdiği telgraf ile selamlarını iletti.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın kongredeki konuşmasından öne çıkan başlıklar özetle şöyle:
“Bugün bir hikaye anlatılıyor, dününü yok saydıkları Cumhuriyet’in her türlü imkanından, her türlü imtiyazından yararlananlar bir hikaye anlatılıyor. Sanki bu ülkede Müslümanlık da onlarla beraber geldi, sanki bu ülkede elektrik de onlarla beraber geldi, onlardan öncesi yok, öyle mi? Öyle değil tabii ki. Bütün zorlamalara rağmen, uluslararası konjonktürün bütün kısıtlarına rağmen adeta selin önünden kütük kaparcasına bu ülkenin kurucu altyapısını kurmak için Menderes’i de, Demirel’i de, Özal’ı da bunun mücadelesini vermiştir. Kimilerini dinleyince acaba diyoruz biz hangi aralık bu iktidarı, bu devleti yönettik? Bu isimleri sadece ihtiyaç duydukları kadar bahsetme ihtiyacı hissetsinler, istediklerini yapsınlar hiç önemi yok. Bu büyük hizmetlerin imzasının sahibi olan büyük liderlerimiz de büyük devlet adamları da milletimizin hafızasındadır. Hiç endişemiz yok, bu büyük ülkeyi yarınlara eninde sonunda taşıyacağız.
“ADAMA SORMAZLAR MI BU İŞLER OLURKEN NEREDEYDİNİZ?”
Allahınızı severseniz şu son 1 hafta, 10 günde yaşananlara baksak Türkiye’de gelmiş fiili iktidarın kurduğu fiili rejimin bütün kimyasını çözebilme imkanımız var. Neyi konuşuyoruz? Birtakım sosyal medya fenomenlerinin ortalığa dökülmüş olumsuzluklarını diyeyim, ben o kadar demeyeyim, nezaketsizlik etmeyeyim. Neyi konuşuyoruz? Kayıt dışı bir ekonomiden olan biten bir teknik direktörün ismiyle anılan bir fonu konuşuyoruz. Neyi konuşuyoruz? Her gün İçişleri Bakanı’nın yaptığı operasyonları konuşuyoruz. Adama sormazlar mı beyim, bu işler olurken siz neredeydiniz diye? Sormazlar mı? Sormamız lazım, neredeydiniz? Bu ülkeyi nitelikli sermayeyi cezbedecek bir ülke haline getiremediğiniz için, nitelikli bir kaynağı çekemediğiniz için ne kadar kirli kaynak var, ne kadar kirli insan var onların yuvası haline getirdiniz. Günümüz geçmiyor ki şöyle bir haber duymadan o günü kapatalım, Sırp mafyası, Gürcü mafyası, Bulgar mafyası, İran... Türkiye’de kamu düzeni sarsılıyor. Adeta Meksika sınırı gibi bir sınırı çizilmiş, sınırın iktidar tarafındaysanız her türlü hak ve imtiyaza sahipsiniz. Sınırın öbür tarafındaysanız müsaade edildiği kadar hakka, müsaade edildiği kadar hukuka rıza göstereceksiniz, mecbur kalacaksınız, maruz kalacaksınız. Peki, kalacak mıyız? Elbette kalmayacağız. Bugünler gelip geçecek.
“İRADEMİZİN ÜZERİNE HİÇBİR GÖLGEYİ DÜŞÜRMEDİK”
Günübirlik siyaset yapmıyoruz. Zor zamanları hep beraber yaşayarak geldik ama irademizin üzerine hiçbir gölgeyi düşürmedik. Kolayını seçebilirdik çünkü önümüzde kolayı seçenler vardı. Seçtiğimiz birtakım genel başkanlardan, bakanlarımıza, milletvekillerine bu ganimetten pay alayım diyerek iktidarın safına geçenler var ama biz Uhud okçuları gibi durduğumuz yerde duruyoruz ve durmaya devam edeceğiz
“SİZ YETER Kİ İÇERİDEKİLERİ DIŞARI ÇIKARMAYIN”
Bugünler gelir geçer, gelip geçiyor da zaten ama siyaset; bilerek ve istenerek, yerelde ve genelde pahalı bir faaliyet haline bilerek getirildi. Sebebi kirli kaynaklara erişimi olan iktidar sahipleri. Şimdi bu iktidardan ayrılmış olan kimi tanıdıklarımız var, onlar şöyle diyor; ‘Tayyip Bey bizden sonra yolunu şaşırdı’. Sizden sonra falan şaşırmadı, 1994’ten bu yana bu siyaseti nasıl finanse ettiğini hepimiz biliyoruz. Şimdi dün açıklama yapmış, ‘Bizim kapımızdan içeri giremez’ diyor. Sizin kapınızdan içeri girmeye kimsenin niyeti yok, siz yeter ki içeridekileri dışarı çıkarmayın. Bir organize suç şebekesi haline gelmiş siyasetle karşı karşıyayız. O açıdan mücadelemiz Türk siyasi tarihinde olmadığı kadar zor ve kıymetli. Kamu gücü, kamu kolluğu, kamu kaynakları, aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya bir siyasi parti tüm kamu kaynaklarını yağmalamak için örgütlenmiş. Bunun için bir siyasi parti kurulu mu? Siyaset eliyle bu kaynakları yağmalamak için kurulmuş.
“EZDİRSENİZ HALİMİZ NE OLACAKTI”
Sayın Erdoğan dün açıklama yapmış. Asgari ücrete bir kez zam yapılacakmış. Bir de beylik lafı var, ‘Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diye. Allah muhafaza bir de ezdirseniz halimiz ne olacaktı! 4 yılda sadece doğalgaza yüzde 384 zam gelmiş. 20 yılda toplumda 3 kesim büyük zorluk yaşadı. Emekliler ve dar gelirliler, çiftçiler ve esnaflar. Türkiye’de bugün enflasyonla mücadele ediyoruz diyorlar. Neymiş ekonomiyi yavaşlayacakmışız, talebi düşürecekmişiz. Tüketimi azaltacakmışız. Tüketim diyince sadece lüks tüketim akla geliyor ama Türkiye’de çarklar durur hale gelmiş. Türkiye’nin çok çıplak bir gerçeği var. Hacimce küçük, katma değerleri büyük malları ithal eden; hacimce büyük, katma değeri küçük malları ihraç eder durumdayız. Bunca zamandır bunu tersine döndürecek hangi adımı attık? Adım atacağımıza, Türkiye’de verimliliği arttıracağımıza, sanayi yatırımının önüne rantı koyarsanız sanayiciler de yatırım yapmaktan vazgeçer.
“BİZİM DE ELİMİZ ARMUT TOPLAMIYOR, BİZ DE KONUŞURUZ”
Bu kör koridora bir günde girmediğimiz gibi elbette bir günde çıkış yok. Ama o seçimleri bir eşiğe getirmiş olmamıza rağmen hakemi de yenmek mecburiyetimiz olmasına rağmen, bütün kısıtlamalara ve olumsuzluklara rağmen, başarılı denebilecek bir iklimde olmamıza rağmen birtakım hatalarımız, eksikliklerimiz vardı. Ama şimdi bazıların yaptığı gibi ‘Biz demiştik, biz söylemiştik’ demiyoruz. Biz de çok şey söyledik. Bizim meselemiz bir mağlubiyetten kendi adımıza küçük zaferler çıkarmak değil. Konuşmaya gelinirse bizim de elimiz armut toplamıyor, biz de konuşuruz.
“FUTBOLCULAR HUKUKTAN YARDIM İSTEYECEĞİNE, TAYYİP BEY’DEN İSTİYOR”
Türkiye’de hukuk işlese, o meşhur futbolcular hukuktan yardım isteyeceğine Tayyip Bey’den yardım istiyor. Çünkü onlar da biliyor hukuk falan yok, hukukun sahibi bu arkadaş. Sonra referandum dönemlerinde bu arkadaşların çektiği videoları hatırlıyorsunuz, değil mi? İşte bu kirli işleri kapandığı için... Popülermiş, ünlüymüş falan yok, yanlış yapan kimse onun hesabını verecek. Ülkede kayıt dışı siyasetin bedelini bu ülke ödedi. Darbeler, ara dönemler... Kayıt dışı bir dini alanın bedelini 15 Temmuz’da FETÖ’nün darbe teşebbüsü eliyle ödendi. Kayıt dışı ekonomik işlerin, olumsuzlukların, faaliyetlerin bedeli çok ağır. Bu ülkede İstanbul’da bir Başsavcı çıkıp ‘Bu adliyede yolsuzluklar oluyor’ diye bas bas bağırdı. Dünyanın başka bir ülkesinde olsa herhalde, başka işler olurdu.
“BİZ TAYYİP BEY’İN PAŞA GÖNLÜ OLSUN DİYE APARATI OLMAYIZ”
O kadar çok kanıksadığımız mesele var ki; anayasa değişikliğinden başlayalım. Demokrat Parti olarak tercihimiz çok net; bu milletin ortak müştereği olmuş ilk 4 madde ile ilgili tartışmayı ve konuşmayı hiçbir zaman zaten kabul etmeyiz. Eğer muhalefetten bir teklif istiyorlarsa, 6 siyasi parti olarak hazırladığımız Anayasal değişimi de merkeze alan teklifimiz ortada duruyor. İstiyorlarsa bakabilirler. İstemiyorlarsa Tayyip Bey’in paşa gönlü olsun diye onun aparatı olmayız, olacakların da yolları açık olsun. Zaten Tayyip Bey’i kurtaracak hiçbir demokratik formül, düzen yok. Ancak demokrasiyi, hukuku eğip bükerek, tehditler savurarak, PKK’yla iş birliği yapıp muhalefeti suçlayarak, ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ dediği gibi birtakım manipülasyonlarla, birtakım çok iyi bildikleri oyunlarla milletin hakkını ve oyunu gasp ederek, yanlış enflasyon rakamlarıyla milletimizin sofrasındaki ekmeği çalarak bu işi yapabilirler. Ama biz inandığımız yoldan sonuna kadar yürüyeceğiz. O yüzden namussuzlarla kazanacaksak, kaybedelim gitsin!”
DEMOKRAT PARTİ’DEN İZMİR HEDEFİ
Demokrat Parti İzmir Milletvekili Salih Uzun da Demokrat Parti ile İzmir’i birbirine benzeterek şu ifadeleri kullandı:
“Demokrat Parti Türkiye’de makul siyasetin zemin bulduğu partidir, aynı İzmir gibi. İzmir de çünkü öyledir. İzmir makul siyasetin neşet ettiği yerdir. Makul siyaset nedir peki? Makul siyaset çağdaşlığı hedefleyen siyasettir. Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet hedefini en başta, en birinci hedef olarak koyan siyasettir makul siyaset. Makul siyaset; ayrıştırmayan, bölmeyen, tam tersine kucaklayan, buluşturan, kapsayan siyasettir. Aynı İzmir gibi, aynı İzmir’in havası gibi, aynı İzmir’in sosyal havası gibi, siyasal iklimi gibi. Onun için çok önemlisiniz. Demokrat Parti İzmir’de çok önemli. Demokrat Parti’nin İzmir’de performansının yükselmesi, Türk siyasetinde Demokrat Parti’nin performansının yükselmesini sağlar... Demokrat Parti İzmir’de dirençliyse makul siyaset Türkiye’de alan kazanır.”
Demokrat Parti İzmir İl Başkanı Ozan Demirbaş ise “Seçimlerde iddialıyız. Çünkü biz Demokrat Parti olarak milletin derdini de çözümlerini de en iyi bilenlerdeniz"dedi.
“AKLA VE MANTIĞA YATAN YERLER OLURSA DEĞERLENDİRİLİR”
Kongrenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Salih Uzun’un Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağına ilişkin iddialar için şunu söyledi:
“Şu anda verilmiş bir kararımız yok. Kongremizi burada icra ediyoruz, arkasından İnşallah bu hafta Çarşamba günü Genel İdare Kurulu’muz var. Belirli kararları alacağız, olgunlaştıkça paylaşacağız."
Gültekin, “Prensip olarak bütün arkadaşlarımızın, kurullarımızın kararı Türkiye’de aday çıkarmak. Her siyasi parti kendi mücaelesini verecek. Elbette önceliğimiz AKP iktidarının kaybetmesidir. Onun dışında böyle bir işbirliğinin akla mantığa yattığı yerler olursa hem yerelde hem genelde arkadaşlarımız değerlendirilir” dedi.
Gültekin, CHP’nin adayına bağlı ‘koşullu ittifak’ sorusuna ise “Varsayım üzerine bir değerlendirme yapmak istemem” yanıtını verdi.