TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu üyeleri, 9 kişinin liç kayması sonucu toprak altında kaldığı İliç’te incelemelerini sürdürüyor. Komisyon üyeleri, Anagold maden ocağındaki kriz koordinasyon merkezinde İstanbul Teknik Üniversitesi'nden gelen uzmanlarla toplantı yaparak bilgi aldı. Uzmanlar, liç yığının incelmesi nedeniyle siyanür borularında tıkanıklığın faciaya sebep olmuş olabileceğini kaydetti. İTÜ Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Hüseyin Baştürkcü, "Damlama boşlukları üzerinde muhtemelen bir tıkanma olmuş, mıcır bile olsa üstten su verseniz süzüle süzüle iner aşağıya... İçeride bir göllenme dediğimiz solüsyonun gelip aşağıya akamadığı tıkanma söz konusu. Olası sebeplerden bir tanesi olarak bunu düşünüyoruz" dedi. İTÜ Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Atilla Öztürk, liç yığının hareketliliğine dikkat çekerek, "Ciddi anlamda deformasyonların arttığını görüyoruz. İlk gün 160 milimetre olan hareketlilikte üç gün içerisinde neredeyse 3-5 katlık bir artış söz konusu" dedi.

Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat’ta 9 işçinin toprak altında kaldığı siyanürlü toprak kayması ile ilgili TBMM’de kurulan İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu, facianın yaşandığı liç alanını, toprağın bir kısmının kaydığı mangan ocağını ve liç yığının Bağıştaş Barajı'na karışmaması kurulan sedde çalışmalarını yerinde inceledi.

İncelemenin ardından maden şirketinin içerisinde bulunan kriz koordinasyon merkezinde, uzmanlar komisyon üyelerine sunum yaptı. Toplantıya Anagold Madencilik'in yetkilileri de katıldı. 

AKP Antalya Milletvekili ve komisyon başkanı Atay Uslu, basın mensuplarını görüntü çekmemeleri konusunda uyarıda bulundu. Yaklaşık 2 saat süren toplantıda, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Mühendisliği Bölümü Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi İrfan Yolcubal, İTÜ Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Atilla Öztürk ve Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Hüseyin Baştürkcü sunum yaptı. Facianın sebebine ilişkin daha önce belirtilmeyen bir soruna da dikkat çekildi. Uzmanlar, liç yığınına verilen siyanür borularında tıkanıklık nedeniyle facianın yaşanmış olabileceğini kaydetti.   

Komisyon Başkanı  Uslu, sunum yapan akademisyenleri TBMM iliç komisyonunun toplantılarına da davet edeceklerini ifade etti. Yığın liç sahasının projesi de incelenmek üzere komisyon üyesi milletvekilleri tarafından istendi.

Prof. Dr. Mustafa Kumral, İliç'te meydana gelen kazanın ardından 10 kişilik uzman akademisyenle bölgeye geldiklerini ifade etti. Kumral, "Bizim amacımız durum tespiti yapmak ve ivedi alınacak tedbirler konusunda nasıl rehabilite edilebilir bununla ilgili çalışmalar yürüttük" dedi. 

İTÜ Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. İrfan Yolcubal ise, liç yığının aktif fay hattı üzerinde bulunmadığını söyledi. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Maden Teknik Arama (MTA) verilerine göre buranın aktif fay hattı üzerinde olduğunu dikkat çekti. Komisyon Başkanı Uslu, fayın aktif olup olmadığı ile ilgili MTA'dan bilgi alacaklarını kaydetti.

"YERALTI SULARIMIZ HEPİMİZİN MERAK ETTİĞİ BİR DURUM"

Yolcubal sunumunun devamında, "Burada hepimizin merak ettiği olay yığın liçinde meydana gelen durum yeraltı sularımızı etkiliyor mu, etkilemiyor mu? Bu bilimsel olarak da bizim merak ettiğimiz bir soru. Burada birkaç gözlem kuyusu toprak altında kaldı. Aslında bu sahayı izlemek için iyi bir nokta olabilirdi. Şu aşamada bilmiyoruz çünkü yığının olduğu yerde bir arama kurtarma faaliyeti söz konusu. Sonuçta şöyle düşünmemiz lazım, bu malzeme içerisinde siyanür var, o oraya temas etti. Orayı kontamine etti mi, etmiştir. Etmedi diyemeyiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan şu ana kadar çıkan analizlerde bu izleme noktalarında yeraltı sularında limitlerin altında" diye konuştu. 

"12 SANİYEDE 45 KİLOMETRE HIZLA AKIYOR"

İTÜ Maden Mühendisi Doç. Dr. Cüneyt Atilla Öztürk, liç yığınının çok hızlı kaydığını 5.900 milyon metreküplük bir malzemenin aktığını tespit ettiklerini söyledi. Öztürk, "Olay zaten bunun akış olması. 12 saniyelik bir süre içerisinde akış başlıyor ve vadiye doğru hızlı bir şekilde hareket ediyor. Bu şu demek, yaklaşık 10-12 buçuk saniyelik bir hızla malzemenin aktığını düşünüyoruz. 40-45 kilometrelik bir aracın hızına tekabül ediyor. 800 metre bir etki mesafesi var. Heyelanın, toplamda 2 kilometre kadar alan kapsadığını görüyoruz" dedi. 

"YIĞIN LİÇİN TASARIMINDA SORUN OLDUĞU AŞİKAR"

Kaymanın nedenine ilişkin olası sebepleri de sıralayan Öztürk, "Birçok farklı unsurun bir araya gelerek" faciaya sebep olacağının altını çizdi.  Öztürk, "Yer seçimiyle ilgili bir sorun var gibi gözüküyor. Burada bir akma meydana geldi mi, geldi. Demek ki burada tasarımsal ve yer seçimiyle ilgili bir problem var. Eğer siz burayı seçtiyseniz, burada yapılacak olan tasarım demek ki bu kadar fazla olmamalıydı. Yığın liçinin tasarımında bir sorun olduğu aşikardır" diye konuştu. 

"MALZEME YUKARIYA DOĞRU ISLANMIŞ"

Liç yığınındaki öğütülmüş kayaçların boyutuna da dikkat çeken Öztürk, "Yukarıdan verdiğimiz kimyasalların en aşağıya kadar girmesi gerekiyor. Bu da yığının belli boyut dağılımında olması gerekiyor. Eğer boyut dağılımında incelme söz konusu olursa, boruların tıkanması söz konusudur. Boru tıkanırsa ne olur? Malzeme yukarıya doğru daha çok ıslanır bu da nemlenmeyi arttırır. Malzemenin akmasına sebebiyet vermiş olabilir" dedi.

Liç yığının yer seçimini de eleştiren Öztürk, "Burada da toplanan veriler var mı, var ama bu veriler yeterince kullanılmış mıdır? Mutlaka bir soru işareti" dedi.

"LİÇ YIĞINI VADİ VE MANGAN OCAĞI ARASINDA DAR BÖLGEYE İNŞA EDİLMİŞ"

Öztürk, liç yığının vadi ve manganez ocağı arasında dar bir bölgede "inşaat yapılmış" gibi durduğuna dikkat çekerek vadi ve mangan ocağının yüksekliğiyle beraber yığının "çok daha büyük bir yapı" olacağına dikkat çekerek, "Bu hesaplara dahil edilmiş midir, edilmemiş midir, bunlar net bir şekilde ortaya çıkarılıp belirlenmelidir" ifadesini kullandı.

"JEORADAR VERİLERİNDEKİ HAREKETLİLİK 3 GÜNDE 5 KAT ARTIYOR"

Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nın açıkladığı jeoradar verilerindeki liç yığının hareketliliğine dikkat çeken Öztürk, "Ciddi anlamda deformasyonların arttığını görüyoruz. ilk gün 160 milimetre olan hareketlilikte üç gün içerisinde neredeyse 3-5 katlık bir artış söz konusu" dedi.

"DÜNYADA YOK, MECBUR KALDIK"

Heyelan sonrası yığın liçinde yaklaşık 34 milyon metreküplük malzeme olduğunu kaydeden Öztürk, "5. 900 milyon metreküpü aktı ve gitti. Yığın liçten 13,5 milyon metreküplük bir malzemeyi taşımamız gerektiğini düşünüyoruz. Yaklaşık 20 milyon metreküplük malzemenin birtakım alanlara taşınması gerektiğini düşünüyorum. Ben bilmiyorum ama herhalde dünyada 'geçici atık depo sahası' diye bir kavram yoktur. Biz buna mecbur kaldık ve geçici depolama arayışı içerisine girdik. Nedeni atığın içerisinde bulunan işçi kardeşlerimiz ve o atıkların doğayla iletişimini kesmek. Bu aslında atık değil içerisinde altın olan cevherli malzeme" diye konuştu.

DAMLAMA BORULARINDA TIKANIKLIK

İTÜ Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölümünden Baştürkcü ise liç yığının daha ince şekilde öğütüldüğüne dikkat çekerek "olası sebepler kısmında muhtemelen üstten siyanür veriliyor... Yığınlar üst üste bindiriliyor ama biraz incemsi, ufalanmış, toprağımsı bir malzeme gözleniyor. Bu da yıllar içerisinde kendini bıraktığını ya da ince malzeme serildiğini gösteriyor. Damlama boşlukları üzerinde muhtemelen bir tıkanma olmuş, mıcır bile olsa üstten su verseniz süzüle süzüle iner aşağıya... Zaman içerisinde tıkanmalar olmalı ve yukarıdan verilen solüsyon içeride bir göllenme dediğimiz solüsyonun gelip aşağıya akamadığı, tıkanma söz konusu. Muhtemelen olası sebeplerden bir tanesi olarak bunu düşünüyoruz" dedi.