GÜNDEM

Özel: " Her iki karara da saygılıyız"

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel bugün TBMM grup toplantısında konuştu. Özel, gündemdeki konulara ilişkin şunları söyledi: 

“KYK SORUNUNA DİKKAT ÇEKTİ: Çok çoşkulu ve heyecanlı bir gündeyiz ama maalesef ilk gündemimiz yine acılar, yine taziyeler. Aksaray’da KYK yurdu önünde geçirdiği trafik kazası sonucunda tarih bölümü öğrencisi Mine Nur Uysal 20 yaşında hayatını kaybetti. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Babası Halil Uysal ile görüştüm. Tabii sözün bittiği yer, 20 yaşında kızını kaybeden babaya ne diyeceksiniz? Sordum ‘ne yapabiliriz, yapabileceğimiz bir şey var mı’ diye. ‘Adalet isterim’ dedi, ‘sebep olanlar cezasız kalmasın’ dedi. Tabii ilgili görevlendirmeleri yaptık, hukuki süreçleri takip ediyoruz ancak oradaki öğrencilerin ifadeleri ile, ışıklandırmanın yetersiz olduğu, üst geçidin olmadığı, daha önce de böyle kazaların yaşandığı bir süreçten bahsediyorlar. Bu işi yakından takip edip, sebep olanlar kimse onlardan hesabı sorulana kadar Halil Uysal’ın yüreğindeki yangını söndüremeyiz ama adalet talebi yerine gelene kadar bu konuyu takip edeceğiz. Aynı Aydın’da asansör faciasında hayatını kaybeden Zeren Ertaş’ın davasını takip ettiğimiz gibi. Tabii bu yurtlarda yaşananlar ardı arkası kesilmeden devam ediyor. Bir yanda asansör kazaları, şimdi trafik kazası, diğer yanda yemekten zehirlenmeler. Gölge kabinemizde Gençlik ve Spor Bakanlığından sorumlu arkadaşımızı, Gençlik Spor Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız bu konuda bir çalışma yaptılar. 10 milletvekilimiz, PM üyelerimizi görevlendirdik. Heyetler halinde Türkiye’nin dört bir yanındaki KYK yurtlarını, oradaki şartları denetlemek, yöneticiler ile görüşmek, öğrenciler ile dertlerini dinlemek, seslerini duyurmak üzere bir komisyon oluşturduk. Bu işin peşini bırakmayıp, ortaya çıkan sorunlar çözülene kadar bu işin üzerinde duracaklar.

BİR ŞİKAYET HATTI İLAN EDECEĞİZ: Önümüzdeki günlerde Gençlik Kolları Başkanımız ile birlikte bir şikayet hattı ilan edeceğiz. Yurtlarda usulüne uygun olmayan ne varsa o bize bildirilecek. Biz oraya ilgili ekibimizi ve milletvekillerimizi yollayacağız. Gerekiyorsa Makina Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası ile konunun ilgilisi kimse bu yurt meselesine müdahale edeceğiz. Ama bir gerçek var, o gerçeğin altını görmeden bu bahsi kapatmayacağım. Neden bu yurtlarda yemek kalitesi düştü, asansör arızaları peşi sıra geliyor, neden pek çok rahatsızlık var? Çünkü bu iktidar bilerek ve isteyerek, 20 yılı geçmiş iktidar döneminde pek çok yatırıma imkan ve para buldu. TOKİ’ye köprü yaptırdı, yol yaptırdı. İhaleler açtı, müteahhitlere otoyollar yaptırdı. Övündüğü pek çok yatırımı yaptırdı ama yurt yaptırmadı. Niye yaptırmadı? Çünkü öğrencilerimiz bir takım cemaat ve tarikatların çaresizce kucağına düşsün, 18-19 yaşında gencecik zihinler bunlar tarafından kindar nesiller olarak yetiştirilsin diye. CHP bu oyunu biliyor. Sorumluları biliyor, bu meselenin üstüne kararlılıkla gidiyor. Bunun peşini bırakmayacağız. 

AK PARTİ’YE BAŞSAĞLIĞI MESAJI: Samsun’da yaşanan trafik kazasında AK Parti’nin Artvin Gençlik Kolları Başkanı Doğukan İslamoğlu ve yanında Tolgahan Topuz ve Nuhcan Çevik hayatlarını kaybettiler. Ben Doğukan’ın babası Osman Bey ile görüştüm. AKP Gençlik Kolları Başkanı Eyüp Kadir İnan, aynı zamanda İzmir Milletvekilidir. Kendisi ile görüştüm. Taziye dileklerimizi ve üzüntülerimizi aktardım. Osman Beye söyledim, hangi siyasi görüş olursa olsun bu ülkeye hizmet için siyasette gencecik yaşta emek veren birisinin kaybı hepimizin yüreğini dağladı. Buradan bir kez daha AK Parti Artvin Gençlik Kolları Başkanı Doğukan İslamoğlu kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum. Acılı ailesine ve AK Parti camiasına da taziye dileklerimizi iletiyoruz. 

Geride bıraktığımız, bütün Türkiye ve dünyaya örnek olan parti içi demokrasi şöleninden sonra biz oturduk ve bundan sonraki yerel yönetim stratejimizi, parti yönetim stratejimizi ve geleceği konuştuk. Elbette herkesin merak ettiği bir husus, dün yaşanan gelişmeler ve yerel seçimlerde CHP’nin bu gelişmelere yaklaşımı ve yol haritası. Bunlara konuşmamın sonunda değineceğim.  

Bugün tarihi bir günün yıl dönümü. Bugün 5 Aralık. 5 Aralık 1934’te TBMM’de bir kanuni düzenleme yapıldı. Bu düzenleme ile kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi. Mustafa Kemal Atatürk bu kararın ardından aynen şöyle konuştu: ‘Bu karar Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Medeni milletlerin bir çoğunda kadınlardan esirgenen bu hak Türk kadınının elindedir. Onu selahiyet ve liyakatle kullanacaktır’. Bu düzenlemeden sonra 1935’te Meclis’e 18 kadın milletvekili girdi. O gün bütün dünyanın gelişmiş ülkelerinden önce böyle bir düzenlemeyi yapan, bu düzenlemeye liderliği ile ön açan, bu düzenlemeye hep birlikte o gün oy veren TBMM’nin rahmetli mebuslarını, o gün bu Meclis’te görev alarak Türk kadınının siyasette en önemli aşamalardan birini kaydeden ilk kadın milletvekillerimizi ve Türk kadınına bu değeri veren ve Türk kadınının en önemli güvencelerinin mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle anıyoruz. 

İŞİN ÖZELEŞTİRİ YAPILACAK, UTANILACAK TARAFINA GELELİM: Şimdi işin övünülecek tarafı ile değil özeleştiri yapılacak, utanılacak tarafına gelelim. O gün ilk karar ile birlikte 18 kadın girdi Meclis’e ve aşamalar kaydedildi. Bugün 600 milletvekilinden 119’u kadın. Yüzde 19,8. Hayatın yarısı kadın, Meclis’in yüzde 19’u kadın. Maalesef CHP de ortalamanın üstünde değil hatta bir tık altında. O yüzden Atatürk’ün yaptığı ile övüneceğiz, ama bizim övünebilmemiz için bu Meclis’te ve her tarafta kadının eşit temsilini savunmamız ve hayata geçirmemiz gerekiyor. Ancak o zaman Gazi’ye layık olabiliriz. Bu inanç ile yola çıktık. Kolay olmayacak, zorluklar yaşayacağız ancak ben bu partinin birinci Genel Başkanının koyduğu bu vizyonu, bu partinin her genel başkanının bir vasiyet olarak takip etmesi gerektiğini düşünürüm. Kurultaya giderken gençlik dedik, yaş ortalaması 43 olan bir PM kurduk. Kadın ve erkek hep birlikte yol yürüyeceğiz, daha çok kadın göreceğiz dedik. Çok sayıda kadın göreve geldi. Yaptığımız gölge kabinede 17 bakana karşı, 17 gölge bakan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısına karşı bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı. 18 görevlendirme yaptık. O görevlendirmeyi Tayyip Bey 17 erkek, 1 kadın diye yaptı. O bir kadın Aileden Sorumlu Bakanlık. Asla küçümsemiyorum. Çok önemlidir. Bizim iktidarımızda adı Kadın ve Eşit Temsil Bakanlığı olacaktır. Ancak verilen mesaj kadına AK Parti tarafından, Recep Tayyip Erdoğan tarafından, ‘Senin yerin ailedir, evdir. Ekonomi, dışişleri, içişleri, çevre senin işin değil. Senin işin ailedir, evdir’ mesajına karşı şunu söylüyoruz, hayatın yarısı kadın ve erkektir, bu toplum eşittir. Birlikte olacağız, birlikte yöneteceğiz. 

İSTANBUL’DAKİ BÜTÜN MEMURLAR EŞİT AMA BDDK’CILAR DAHA EŞİT: Ülkeyi yıllardır yöneten, doğru düzgün yasalar hazırlamak yerine torba yasalar yapan, torba yasalara son anda maddeler atan iktidar yine Meclis’i bütçe görüşmelerinden hemen önce 33 ayrı kanunda ve KHK’de değişiklik yapacak bir torba kanun ile muhatap etti. Meşgul etti. Torba kanunlara karşıyız. Vatandaşın faydasına olan yerlerde dilimiz döndüğünce katkı sağlamaya, muhalefet etmeye devam ediyoruz. Ancak torba kanunda öyle bir madde var ki, bütün itirazlara rağmen 7 yıl önce BDDK’yı Ankara’dan İstanbul’a taşıdılar. Şimdi torba kanunda o kurulun İstanbul’daki üyelerine şimdi 30 bin lira, yıl başından sonra 42 bin lira olacak ilave ödenek koyuyorlar. Gerekçe ne? Gerekçe beyefendiler, hanımefendiler İstanbul’da geçinemiyor, kiraları karşılayamıyorlarmış. Ben bunu Manavgat’ta, Antalya’da yaşayan, Muğla’da, Ankara, İzmir, İstanbul’da yaşayan, ev kiralarının fırladığı yerlerde yaşayan bütün memurlar ve kamu çalışanları için söylemiştim. Şimdi BDDK için diyorlar ki ‘Biz Ankara’dan İstanbul’a gittik, kiraya, masraflara yetişemiyoruz’. Bunlar da diyor ki ‘Size 30 bin lira verelim, yıl başından sonra da 42 bin lira olsun, 45 bin lira olsun’. Hani herkes eşitti? Ben diyorum ya Türkiye’de herkes eşit, bazıları daha az eşit. Örnekler veriyorum, kimi memnun oluyor, teşekkür ediyor. Ama iktidardakiler rahatsız oluyor. İşin bu tarafına baktığımızda İstanbul’daki bütün memurlar eşit ama BDDK’cılar daha eşit. Diğerleri daha az eşit. Böyle bir şey yok. Sorun ve talep doğru ama adres ve kapsam yanlış. Buradan AK Parti’nin Genel Başkanı’na sesleniyorum. O maddeyi geri çekin, hep birlikte o maddeyi düzenleyelim ve İstanbul’daki yaşayan, büyükşehirlerimizde yüksek kira sorunu yaşayan tüm memurlara, polisine, infaz koruma memuruna, öğretmenine, müezzinine ve imamına, tüm kamu kurumunda çalışan memurlara ve işçilere kira yardımı yapmaya varsan, biz buradayız. Hodri meydan. 

EMEKLİLERE, BAHÇELİ VE ERDOĞAN’I ŞİKAYET EDİYORUM: Emeklilerin asgari ücret kadar aylık almasını, ayrıca emeklilerin kök maaşına bu bir kereye mahsus verdikleri 5 bin lirayı her ay almak üzere eklenmesini biz söyledik. Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimiz bunu önerge yaptılar ama AK Parti ve MHP buna yanaşmıyor. Bütün emeklilere Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan’ı şikayet ediyorum. 

MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN HİZMETLERİNİ ANLATTI: Salonda bulunan belediye başkanlarımızın bazı yaptıkları işlerden bahsedip, daha sonra bu konuda bir iki sözüm olacak. Salonda Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız var. Kendisi son 2’si Muğla Büyükşehir Belediyesi olmak üzere 25 yıldır Muğla’ya hizmet etti. Dönüp baktığınızda saymakla bitmez de esas altını fosforlu kalemle çizdiğim Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin büyük bir özelliği var. Türkiye’nin dünyadaki ekonomik durumu, kredibilitesi ortada. İktidar bugünlerde Türkiye’nin kredi notunu B’ye çıkardığı için övünüyor. Dünyada çeşitli notlar var. Bu kredi notlarında, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verebileceği en yüksek not, AAA. 3 tane A. Türkiye’de bir kurumun kredi notu 3 A. O kurum Muğla Büyükşehir Belediyesi. Nasıl oluyor, iyi mali disiplinle oluyor. Nasıl oluyor? Çalmamakla, çaldırmamakla oluyor. Para verecek, en çok Türkiye’de sana güveniyorsa, o parayı senin kullanacağına, çarçur etmeyeceğine, israf etmeyeceğine, yatırıma dönüştüreceğine ve eninde sonunda bu borcu ödeyeceğine bütün dünya ikna olmuş. Peki bu paraları almış da, bu kredileri almış da, çünkü devletten bir şey alabildikleri yok. Çok devletten, bir kişilik para geliyor, yazın 10 kişi, 20 kişi oluyorlar. Muğla’nın bütün ilçelerinin nüfusu kış nüfusuna göre 4-15 kat artıyor. Devlet bir kişilik para yolluyor, onlar 15 kişilik hizmet yapıyorlar. Peki bunu alıp da ne yapmış? Vallahi son 10 yılda 642 km. kanalizasyon hattı yapmış. Muğla’dan İstanbul’a kadar. 1806 km. İçme suyu yapmış, Muğla’dan Adana’ya kadar. Osman Başkan döneminde yapılan bütün yolların uzunluğu 3 bin 252 km. Muğla’dan Hollanda’ya kadar. Erdoğan prompterden ‘yatay mimari’ okur. Yandaşlara gökdelenleri diktirir. Sonra ‘ben bu şehre ihanet ettim, ben de masum değilim’ der. Yatay mimariyi prompterden okumayan ama Muğla’da yapan belediye başkanımız, Muğla’da 4 kattan fazlasına imar vermemiş. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız son 10 yılda çevre ve mimar ile ilgili 189 dava açmış. Çevreyi korumak için ya da kendi vermediği yüksek kat yetkisi bakanlıklardan verildiğinde onu durdurmak için. 218 bin öğrenciye düzenli çorba dağıtımından tutun, 3 bin 500 aileye halk kart dağıtımına. 17 milyon 700 bin liralık desteğe kadar.

ALLAH TÜM SİYASİLERE BÖYLE BİR VEDA NASİP ETSİN BAŞKANIM: Baka baka dedim ki şunun bir toplamına bakalım. Son 10 yılda hükümet Muğla’ya toplam 3 milyar yatırım yapmış. Osman Gürün Muğla’ya 5,8 milyar yapımı, 2,2 milyar devam ediyor. Topladığınızda bir tarafta 3 milyar lira yatırım yapan koca devlet, bir tarafta 8,5 milyar lira yatırım yapan Muğla Büyükşehir Belediyesi var.  Osman Gürün geldi bize dedi ki ‘Ben Muğla’ya hizmet ettim. Bir noktaya getirdim. Siz bundan sonraki süreçte gençler diyorsunuz, kadınlar diyorsunuz, ben bundan sonra Muğla’nın abisi olarak Muğla’da bayrağı teslim ediyorum’. Ben kendisini sizin yüksek alkışlarınızla kendisine teşekkürlerimi, minnetlerimi sunuyorum. Allah tüm siyasilere böyle bir veda nasip etsin Başkanım. 

ÇANAKKALE’Yİ DE ÖRNEK GÖSTERDİ: Çanakkale’nin en büyük çevre yatırımlarından biri olan ileri biyolojik su arıtma tesisi kurulmuş ve çalışıyor. Güneş enerjisi santralinden ihtiyacı karşılanıyor. Güzelyalı Dardanos Atıksu Arıtma Tesisi pek çok bakanın sunumunda örnek gösteriliyor. Yine Çanakkale’de kendi yapmış oldukları, Çanakkale’de 27 bin metrelik kapalı alana sahip yeşil yerel yönetimler binası var ve bu Türkiye’nin ilk yeşil yönetimler binası. Bu büyük 4 proje ile çevreye, suya, havaya zarar vermeyen bir belediyecilik ve bütün atıkların bertarafı ile önemli tesisler. Bu 4 işi saydım. Bunun karşılığını nasıl almışız? Çanakkale’de 4 tane mavi bayraklı plaj var. Bir yerde bir tane olduğunda övünülüyor, Çanakkale’de 4 tane mavi bayraklı plaj var. Bu sayede. Çanakkale Boğazı’nda hakim bir tepe. O topraklar AK Parti tarafından yandaşlara vaat edilmiş topraklar. Ama orada bir halkçı belediye başkanı var. Gidiyor orada 32 bin metrekarelik alanı satın alıyor, kamulaştırıyor. Birileri yandaşlara villa yapmadan orayı yeşil alan yapıyor ve Çanakkale Özgürlük Parkı yapıyor. Bunu yapan, Ülgür Gökhan. Diyor ki Ülgür Gökhan: ‘Ben buraya kadar yaptım, daha iyisini gençler yapacak. Ben de onlara yol göstereceğim’. Allah herkese görevi böyle bırakmayı nasip etsin. 

BAŞARILI BELEDİYE BAŞKANLARINDAN OLUŞAN DANIŞMA KURULU: Fermuar yöntemi ile seçim yapacağız, kadın ve gençlik kotasını belediye meclislerinde uygulayacağız. Aday yok bahanesi olmasın, siz başvurun. Genel Başkanınız arkanızda. Belediye başkan adaylarımıza da şunu söyleyeyim, artık illerindeki kampanyalara katkı sağlayacaklar ama iyi mali disiplin ve altyapı ile ilgili projeler yazılırken, mutlaka ve mutlaka bundan sonraki süreçte Sayın Osman Gürün Başkanımız ve yeşil çevreye duyarlı belediyecilik projelerinde Sayın Ülgür Gökhan tüm belediye başkanlarımızın gönüllü danışmanıdır. Bundan sonraki süreçte belediyeler seçilene kadar destek, seçildikten sonra başarılı ve görevi kendi isteğiyle bırakmış belediye başkanlarımızdan oluşturacağımız danışma kurulları Genel Merkezimizde CHP’li belediyelerin en iyi hizmetlerde ortaklaşması için çalışacak. İki başkanım da o masada bizle birlikte olacak. Bu bir veda değil bir bayrak teslimi. Ama bir de kavuşma var. Kavuşma ne? Tanju Özcan. Burada ve birlikte görev yaptığımız. Uzun yıllar Bolu’ya hizmet eden Bolu Belediye Başkanımız Tanju Özcan geçen hafta aramıza geri döndü. Hoş geldiniz başkanım. 

MEHMET NURİ ERSOY VE MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU: Manavgat’ta Ulualan diye bir yer var. 3 bin 600 metrekare. Bunun Manavgat’ın kış turizmine, sağlık turizmine ve spor turizmine açılması lazım. On binlerce kişinin ekmek kapısı olacak. Burayı parsellemişler, 2 bakan arasında paylaşmış. Bütün Manavgat karşı çıkmış, plan mahkemede iptal olmuş. Şimdi planı tekrar kitabına uydurmuşlar, oraya çökmeye çalışıyorlar. Bunu sordum, Mehmet Nuri Ersoy susuyor. Mehmet Nuri Ersoy Bey, Sayın Bakan sen Ulualan’daki 3 bin 600 metrekareyi Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte hesap ve kitap içinde misin? Bunu CHP’liler, İYİ Partililer değil bunu AK Partililer, MHP’liler, sivil toplum örgütleri, meslek odaları söylüyor. Manavgat’ın kanını vampir gibi emmeye niyetli misin, bu işten vazgeçecek misin? Ona cevap ver. 

İSTANBUL DEPREMİ YAKLAŞIYOR: Dün Gemlik merkezli bir deprem oldu. İstanbul’da da hissedildi. Yine unutulan bir deprem gerçeği herkesin zihinlerine geldi. Yaz aylarına Çevre Bakanı çıkıp söyle demişti, ‘Biz gerekirse yazın Meclis’i çalıştırıp, gerekli düzenlemeleri yapacağız’. Yazın bu konuda kapımızı çalan olmadı. Ekim geldi, bir şeyler yaptılar ama son derece yetersiz. Bugün gelinen noktada çıkardıkları düzenlemeler, dirençli kentler yaratmak için. Depreme dirençli kent yaratmak için yapılması gereken düzenlemeler açısından son derece yetersiz. Böyle olunca deprem odaklı bir kentsel dönüşüme de hizmet etmeyen bir yaklaşım var. Kamuoyunda kent merkezinde değerli arsa ve arazilerin rezerv alanı olarak ilan edilip, kent yoksullarının yerlerinden edilip, bu çalışmalarda da deprem karşısında sınıfsal bir ayrımcılık yapıldığına yönelik çok ciddi eleştiriler var. Bu konuda meslek örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınmadan, zenginleri kayıran, yoksulları dışlayan bir çalışma yapılıyor. Bu doğru yaklaşım değil. İstanbul depremi yaklaşıyor, bu konuda merkezi yönetim ne yapıyor. Süleyman Soylu’nun başını iki elinin arasına alıp, yere çöktüğü görüntü hariç, kayda değer hiçbir şeyden haberdar değiliz. 21 yıldır ne yapıldığını Meclis’in Deprem Araştırma Komisyonu raporundan aynen okuyorum: ‘İstanbul’da 1999 öncesi inşa edilmiş 1589 kamu yapısının, 1281’i güçlendirilmiş veya yeniden inşa edilmiştir’. Tam 21 yıl. Depremin üstünden 24 yıl geçmiş, 21 yıldır siz iktidardasınız, 1589 kamu binası güçlendirmesi dışında ki bunun 1281’i bitebilmiş. Başka bir şey yaptığınız yok. 

ÇEVRE BAKANI, KAYSERİSPOR’UN PRİMİNİN PAZARLIĞINI YAPIYOR: İBB bu sorun ile mücadele adına, dayanıklı ve deprem dirençli İstanbul için 18,8 milyar liralık bütçe ayırdı. 52 devasa proje yapıyor. 2019 yılından beri hızlı taramalarla 110 bin bina ziyaret edildi ve teste tabi tutuldu. KİPTAŞ güncel yapım bedeli 36 milyar lira olan 20 devasa proje yapıyor. Bugüne kadar 62 adet kültür varlığı güçlendirildi, 2 milyar lira bütçe harcandı. Engellenen ve çalışma yaptırılmayan belediyelerimiz bir yandan çırpınıyor, bir yandan merkezi hükümet onların elini ve kolunu bağlamaya çalışıyor. Çevre Bakanı da İstanbul’un sorununa bakmak, Hatay, Maraş, Malatya’da çadırda yaşayan depremzedelere çözüm üretmek yerine ya da İstanbul’un deprem ve kentsel dönüşüm sorununa kafa patlatmak yerine, Kayserispor’un priminin pazarlığını yapıyor. Biz CHP olarak bu gayri ciddi anlayışa karşı dirençli kentler, sele karşı, yangınlara, afetlere karşı, depreme karşı dirençli kentleri üretmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Milletimize, şova gelince yapan ama gerçek yapısal reformları sözde bırakan, rantın karşısında halkın güvenliğini ikinci plana iten AK Parti anlayışını şikayet ediyor, CHP belediyeciliğinin 31 Mart’tan sonra da daha geniş coğrafyaya yayılarak, daha güçlü şekilde devam edeceğinin müjdesini veriyoruz. 

TAYYİP’İ ÜZMEYEN İSTATİSTİK KURUMU ENFLASYONU YÜZDE 62 OLARAK BELİRLİYOR: Dün enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’e göre yüzde 62, ENAG’a göre yüzde 129 enflasyon. İktidar seçimden önce baz etkisi ile enflasyonu düşüremeyince gaz etkisi ile düşürmeye çalışmış. 25 metreküp doğalgaz yardımı yapmıştı. TÜİK bunu sanki bir ev sadece 25 metreküp harcıyormuş gibi doğalgaz fiyatını sıfıra indirip, hesaplamada yüzde 2,4 enflasyonu düşürmüştü. TÜİK bu ay doğalgazın metreküp fiyatına yüzde 478 zam hesaplamış. Düşerken yüzde 2,4 düşen doğalgaz, yüzde 478 arttığında enflasyona sadece 1,21 puanlık katkı yapmış. Hesabın burasında bile nasıl bir çarpıtma yaptığı ortada ama biz vatandaşlarımıza sadece şunu söylüyoruz. TÜİK allem ediyor, kallem ediyor, TÜİK yani Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu enflasyonu yüzde 62 olarak belirliyor. Bu 62 atılan yalan olarak kalsa günahı boyunlarına ama yarın emeklinin maaş zammı, çalışanların zammı bununla hesaplanacak. Sendikalar masaya oturunca işveren bunu masada ortaya sürecek. Burada devlet eliyle ücretlinin cebinden para çalınıyor. Yüzde 62 enflasyon diyorlar, vatandaş baksın 1 yıllık kuzu etindeki artış yüzde 144, dana etinde yüzde 137, üniversite eğitiminde yüzde 128, kirada 112, gazete ve dergide yüzde 112, yiyecek- içecekte yüzde 108, ilaçlarda yüzde 104, patates ve yumru bitkilerinde yüzde 192. TÜİK’e göre yüzde 62. Değerli vatandaşlarımız eğer enflasyon yüzde 62’yse, bunlara inanın. Ama gerçek enflasyon bunun üzerindeyse bilin ki bugün açıklanan rakamlarla ocak ayında alacağınız maaş şimdi çalınıyor. Cebinizden paranızı çalanlara mart ayında oy vermeyin. 

İYİ PARTİ KARARINI YORUMLADI: CHP Genel Başkanı olarak seçildiğim günden itibaren Cumhur İttifakı karşısında tüm muhalefetin, toplumsal muhalefet ve parlamenter muhalefetin bir araya gelmesini ve yerel seçimlerde işbirliği yapmasını savundum. İttifak kelimesini kullanmadım, çünkü o kelime yoruldu ve yıprandı. Oysa hem kentler bazında, hem de yereldeki CHP’nin örgütlerinin ve diğer partilerin örgütlerinin teşkilatlarını olgunlaştırdığı tüm çözümler karşılıklı kazandıran çözümler olabilir. Bunun için hem bütün topluma, hem de siyasi muhataplarımıza çağırılar yapıyoruz. 30 Kasım Perşembe günü bu kapsamda İYİ Parti’nin Sayın Genel Başkanı Meral Akşener’i heyetimizle birlikte ziyaret ettik. Onlar da bizi heyetleri ile birlikte karşıladılar. Sayın Akşener’e 81 ilde aday çıkarma noktasındaki GİK (Genel İdare Kurulu) kararlarından haberdar olduğumuzu, bu kararın gözden geçirilebilir olup olmadığını, mümkünse bunun bir kez daha gözden geçirilmesini önerdim. Bunun mümkün olup olmadığını sordum. Müzakereler sırasında ‘Ne teklif ediyorsunuz’ diye sorulduğunda da şunu söyledik, ‘bir masa kuralım ve oturup, konuşalım. İşbirliği yapalım. Mümkün olan en çok yerde işbirliği yapıp, en iyi sonucu alalım. Birbirimize kazandıralım ve Türkiye’ye kazandıralım’. Sağolsunlar kıymetli bir ev sahipliği yaptılar. Verimli, bir saatten fazla süren toplantı yaptık. Kendileri bunu GİK’e götüreceklerini söylediler. Dün GİK’te konu görüşüldü. GİK’in kararı tüm seçim bölgelerinde tek başına girmeleri yönünde oldu. İlk baştan söylemiştim, ‘alınacak her iki karara da saygılıyız’ demiştim. Aynen bu saygımızı muhafaza ediyoruz. İYİ Parti, CHP’nin geçmişte çok önemli işbirlikleri, ittifaklar yaptığı, 81 il başkanımızı birbirinden ayırmadığımız, gittiğimiz tüm ilçelerde ilçe başkanlarını kendi ilçe başkanı gibi gördüğümüz, çok kıymet verdiğimiz bir partidir. Ben yakasında güneş (rozeti kastediyor) gördüğümde, yolda görsem ‘iyi bir insanla karşılaştık’ derim. Çünkü İYİ Parti’nin seçmeni gerçekten iyi insanlar. Atatürk’ü, ülkesini seven, bayrağını seven insanlar. O yüzden bütün örgütümüzden talebim şudur, eski dosttan düşman olmaz. Sakın İYİ Parti GİK’te bir karar verdi diye, İYİ Parti ile bir sıkıntımız olduğunu düşünmeyin. İYİ Parti iyi insanların partisidir, çağdaş insanları partisidir, bizim kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü seven insanların partisidir. Geçmişte birlikte başarılar elde ettiğimiz, bundan sonra da Türkiye’de çok şeyi başaracağımız iyi insanların partisidir. 

İTTİFAK ARAYIŞIMIZI TABANA YAYACAĞIZ: Bundan sonra ittifak arayışımızı tabana yayacağız. Bundan sonra İstanbul’a ihanet edenler İstanbul’a geri dönmesin diye, Ankara’yı parsel parsel satanlar dönüp kaldıkları yerden devam etmesin diye, Tayyip Bey helikoptere binip Araplara, Katarlılarla, Arap şeyhlerine arsalarımızı helikopterden pazarlamasın diye bütün milletimiz ile ittifak yapacağız. Bu yol bizim. Bu yürüyüş bizim. Halk Partililerin tek başına yürüyeceği bir yol değildir. Bütün milletimizi ranta, talana karşı halkçı belediyecilikle birleşmeye davet ediyorum."