Adnan Oktar silahlı suç örgütünün, avukatlar ve sosyal medya grupları üzerinden örgüte yeni üye kazandırma faaliyetlerine ilişkin açılan 'güncel yapılanma' davasına bugün İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Örgütün elebaşı tutuklu sanık Adnan Oktar ile diğer tutuklu sanıklar, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Tutuksuz sanıklardan bazıları ile sanıkların avukatları da mahkemede hazır bulundu.
"OKTAR'IN HEP BİR KORKUSU VARDI"
Eskiden örgütün hukuk grubunda olan tanık Fatih Kılıç, “Bu örgüt çok tehlikeli bir örgüt, sinsi bir örgüt. Yıllar geçse de ben bunları nasıl yaptım dedirten bir örgüt. Ben hukuk grubundaydım. Adnan Oktar’ın hep bir korkusu vardı operasyon öncesi. Tedbirler alınıyor. Her gün bir AVM’ye gider, 4 araç 15-20 koruma ve onlarca telsizle gidilirdi. Bir araba önden gider yolu keser, arkada silahlı kişiler olurdu. O dönem operasyon korkusu yaşıyordu. Yarın bir gün bir gün operasyon olsa ne olur diye” dedi.
"SÖZDE ÇALIŞAN OLARAK GİRDİK"
Tanık Fatih Kılıç 2002 yılında örgüte katıldığını belirterek şöyle devam etti:
“Herkesi suça bulaştırmaya başladı. O zamanlar herkesi suça batırmaya başladı. Herkes adına şikayetler yapılmaya başlandı. Yarın bir operasyon yapılırsa herkesi birbirine bağlamak istiyordu. Ben de 2002 yılında bu örgüte katıldım. Ben ve örgüt üyesi pek çok avukat da oraya sözde çalışan olarak girdik. Oraya giren herkesin bir günlük SGK kaydı vardı."
"SEN DE GİDERSEN BÖYLE REZİL OLACAKSIN"
Birçok aileye kötü şeyler yaptıklarını söyleyen Kılıç şu itiraflarda bulundu:
“Biz 2019 yılından itibaren kocaman bir hukuk bürosu haline geldik. Bir sürü aileye, bir sürü ayrılmaya çalışan insanlara akla hayale gelmeyecek şeyler yaptık. Çok çirkin şeyler yaptık, akıl almaz hakaretler ettik baskılar yaptık. Ayrılmak isteyen kişilere şunu yapıyorduk, ‘Bak yarın sen de gidersen böyle rezil olacaksın'
"SİM KARTLARIMIZI ATTIK"
Ayrılan bir kişi hakkında Sarıyer Adliyesi'nden, Büyükçekmece Adliyesi'nden herkes ikamet alırdı, 20-25 farklı yerden şikayet yapılırdı. ‘Bir tanesi tutsa bize yeter’ derdi. Bu hukuk grubuyla 2019 sabahına kadar geldik, 11 Temmuz sabahında herkes şok ile uyandı. Ben de örgütün Etiler’deki evinde kalıyordum. Biz ne olduğunu anlamaya çalıştık. Sonra hemen o evden çıktık. Kaçtık. Sağa sola ulaşmaya çalıştık. Biz telefonlarımızı çıkarttık. Sim kartlarımızı kırdık çöpe attık. Açık hatlar temin ettiler bize kimin üzerine kayıtlı olduğu belli olmayan hatlar. Ortalık yangın yeriydi. Herkes cezaevinde kim nerede bilinmiyor. Kabus gibi bir iki ay geçti. Örgütü 20 küsur yıldır tanıyan biri olarak ne olduğunu biliyorum. Örgüt üyeleri cezaevinde kuş gibi yatıyorlar. Örgütün abartma, bire bin katma huyu vardır. Sonra tuşlu telefonları da riskli buldular. Bize yurt dışından satın alınan Whatsapp numaraları var, biz buradan diğer örgüt üyeleri ile haberleşmeye başladık. Adnan Oktar’ın cezaevinde ilk yaptığı şey avukatları görevlendirdi. Herkesten yazılı beyan alındı. Her yeri gezelim, yazılı beyan alalım biz suç örgütü değiliz, bir grubuz gibi kişilerden imzalı belgeler alındı. Adnan Oktar sonra dedi ki beyan yazamıyorlarsa Adnan Oktar’dan işkence gördün mü diye tikler alındı. Bazı kişiler bunu yapmak istemedi. Ayrılmaya yakın gördüğü kişileri Adnan Oktar hemen bir yere bağlamaya başladı. ‘Herkes bana mektup yazsın’ dedi. Güzel sözler güzel ifadeler kullansın gibi. Bütün bu işi organize eden yapı avukatlardı.
"KÜÇÜCÜK BİR KIZIN HAYATINI BİTİRDİLER"
O sırada Adnan Oktar yeni bir fetva çıkarttı. Herkes birbirine sıcak olsun, yakın olsun, uzak olursak bizi örgüt zannederler diye. Küçücük bir kızın hayatını bitirdiler. Her yere haberler gönderdiler sosyal medyadan. Temmuz 2022’de ben etkin pişman oldum. Örgütün en güçlü olduğu zamanda ben emniyete mail attım. Ben de hukuk imamı olarak aranıyordum. Kendimi ihbar ettim. Bildiğim birkaç kişinin yerlerini söyledim. Dört gün emniyette kaldım. Bir insan cezaevinde kuru temizlemesinden, kemerinden, ayakkabısından pürü pak. O karargahta neyse şu an cezaevinde de o. Saatlerce avukatlarla görüşüyordu orada bile. Saltatına devam etti. Herkes akşam ne yiyeceğini, savunmasını nasıl yapacağını, Adnan Oktar’a sorar. Şu anda bu süreci yürüten de bu dosyada sanık olan avukatlardır. Gözleri çok kara, hiçbir şey umurlarında değil. 80-90 kadın bir anda tahliye oldu. Bu kadınların bir özelliği vardır Adnan Oktar’a çok bağlıdırlar. Eda Babuna ve Meltem Daban buradan sıyrıldılar. Bu iki isim Adnan Oktar’a taparlar. Eda ve Meltem sazı ellerine aldılar ve dosyayı yönetmeye başladılar. O dönemdeki en büyük amaçları müşteriler duruşma salonuna geldiğinde o kızları duruşmada baskı altına almaktı. En büyük dertleri mağdurları gelsin bir de bizim karşımızda anlatsındı. Sosyal medyada ifşalıyorlardı. S. M.V. Adnan Oktar’a geldiğinde 13 yaşındaydı. Bu çocuk ile çok uğraştılar canını çıkardılar. Kızı yurt dışından annesi getirdi. O yaşta çocuğu getirdi örgüt içine bıraktı."
"SAVUNMALARI OKTAR YAPTI"
Tanık Fatih Kılıç ifadesinin devamında, “Adnan Oktar tüm sanıkların savunmalarını avukatları aracılığıyla bize yaptırdı. İfade verenlerin hiçbiri kendi hür iradesiyle ifade vermedi. Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim. Tek tek Adnan Oktar notlar ve talimatlar gönderdi. ‘Cinsel suçlarda herkes disiplinli bir şekilde reddedecek’ dendi. Adnan Oktar cinsel içerikli konuşmalar hakkında ‘şaka dersiniz’ dedi. Sonra avukatlar ile konuşuldu ve ‘şaka’ dedikleri zaman görüntülerin gerçek olduğu ortaya çıkacaktı. Herkes cinsel suçlamaları disiplinli bir şekilde reddetti” dedi.
"BURADA HİÇBİR ŞEY ADNAN OKTAR'DAN HABERSİZ OLMAZ"
Daha sonra mahkeme başkanının sorduğu isimleri anlatan Kılıç, "Berat Kartal örgütün internet ve teknik işlerini, Twitter hashtaglerinin yayılmasında aktif rol oynayan İbrahim Kartal’ın kardeşidir. Adnan Oktar, ‘Tek tek bütün kızlar hakkında capsler hazırlayın’ dedi. ‘Bunları aşağılayalım ama uygun bir üslupla aşağılayalım’ dedi. Bunun üzerine attıkları her şey sosyal medyada çıktı. Burada hiçbir şey Adnan Oktar’dan habersiz olmaz. Berat, biraz daha sempatizan ayarında bir çocuktu ben onunla muhatap olmazdım" dedi.
Kılıç, Dilşad Kurt hakkında da, "Tarık’ın sevgilisiydi. Tarık örgüte çok kız kazandıran birisiydi. Dilşad vasıtasıyla çok kız getirdi" dedi. Elif Kıral hakkında ise "İstanbul Story adı ile bir Youtube kanalı kurdu. Örgüt güzellemesi yapılacaktı. Ben örgütten ayrıldım. 2 hafta sonra Yusuf Özoğuz hakkımda iftiralar attı" dedi. Kılıç, Elvan Şahin hakkında, "Örgütün 2018-2019 arası lobi faaliyetlerini en aktif şekilde yöneten kişidir. Kartal Adliyesi'ne gidin bulamadığı hakim savcı yoktur. Kendini başka birisi olarak tanıtır. Farklı isimlerle görüşmeler alırdı" iddialarında bulundu. Kılıç, Yusuf Erkan Özoğuz için de, “40 yıllık örgüt üyesi operasyon sonrasında daha da aktif oldu. İstanbul Story kanalında 3-4 günde bir çıkıp konuşuyordu” dedi.
"HOŞUNA GİDEN ŞEYLERİ ANLATMIYOR"
Tanık Fatih Kılıç'ın anlattıkları üzerine Adnan Oktar da bazı sorular sordu ve şu diyalog yaşandı:
Adnan Oktar: "Fatih Bey bu arkadaş grubuna neden geldiniz?"
Fatih Kılıç: "İşe ihtiyacım vardı"
Adnan Oktar: "Kaç yıl kaldınız?"
Fatih Kılıç: "20 yıl"
Adnan Oktar: "20 yılda sizi etkileyen güzel şeyler nelerdi? Hoşuna giden şeylerden bahsetmiyor."
Sorular üzerine mahkeme başkanı araya girerek, “Sormak istediğiniz spesifik bir şey varsa sorun yoksa sizi geçeceğiz” dedi. Bunun üzerine tutuklu sanık Adnan Oktar’ın soruları geçildi.
"OKTAR NEREYE GİTSE GİTTİĞİ SİSTEMİ YÖNETİR"
Tanık Müge Öğütçü de mahkemedeki beyanında, “Ben iddianameyi okuduğumda örgütün bilmediğim çok değişik bir yapısı olduğunu anladım. Bizi hücre gibi evlere sokmuş. İddianameyi okuduğumda kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. İddianamenin doğruluğundan benim hakkımda yazılanları okudum öyle emin oldum. Çok doğru şeyler yazılmıştı hakkımda ben yazsam böyle yazamazdım. Ben örgütten çıktığımı Adnan Oktar’a haber vermedim. Örgüte bağlı olan kod adı Feraye olan kadın evimize geliyordu, Adnan Oktar’a bilgi veriyordu. Adnan Oktar’a bize gelen kişi üzerinden haber yolladım, Oktar’dan bana haber geldi Tuğba Bal’a bir yazı yazdırmış. Bu dönemde avukatlar aracılığıyla beni tehdit etmeye başladı. Bir daha evime gelmeyin dedim. Adnan Oktar nereye gitse istediği sistemi yönetir. 32 senedir işlettiği sistemi hapse girince avukatları aracılığıyla yapmaya başladı. Biz hapse girdikten sonra Tekirdağ’da yatarken örgüt avukatı Ayşe Toprak geldi. ‘Adnan senin sağlığını çok merak etti iyi misin ona haber götüreceğim’ dedi. Orada biz Allah için yatıyoruz diye düşünerek yatıyorduk. Ayşe Toprak’ı bana etkin pişmanlıktan faydalanır mıyım diye anlamak için yollamış. Adnan Oktar yolladığı mektuplarda ‘sevgilim’ diye başlıyordu. Örgütün avukatları örgütün avukatı değil, Adnan Oktar’a ulak oldular. Duruşmalar devam ederken koğuş arkadaşım Tülay beni tehdit etti. ‘Seni Adnan ağabeye söyleyeceğim’ dedi. Örgüt avukatı Eşref bana duruşmalar için taktikler verdi” dedi.
"BURADA YİNE KENDİ CİNSEL GÜCÜNÜ ORTAYA ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR"
Adnan Oktar ise sanığa "'6 genç hanımla çıplak vaziyette yatakta yatıyorlardı' diyor. Bu hanımların ismini de veriyorsun" dedi. Bunun üzerine tanık Müge Öğütçü, "Burada yine kendi cinsel gücünü ortaya çıkarmaya çalışıyor. Cevabımı biliyorsun, terbiyesizlik yapma" diye cevap verdi. Adnan Oktar, "Terbiyesizin kim olduğu belli" dedi. Öğütçü ise, "Cevabımda çelişki yok, bana sorulan sorular 1 haftalık, 10 günlük süreç değil, 32 senelik süreç. Feride geçidinde eve kapanmıştın eve kızlar geliyordu, bir yatak odası vardı, yerlere yataklar atmıştı. Daha Dragos merkezi yokken olan bir olaydı" dedi.
Duruşma savcısı mütalaasında, tutuklu sanıklar Ferhunde Eda Babuna, Meltem Daban’ın tahliyesini talep ederken diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
ADNAN OKTAR HARİÇ TÜM SANIKLAR TAHLİYE EDİLDİ
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Adnan Oktar hariç tutuklu sanıklar Meltem Daban, Ferhunde Eda Babuna, Elvan Şahin, Aslı Efeoğlu, Mine Kalça’nın yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbiri ile tahliye edilmesine hükmetti.