GÜNDEM

Depremde eşini, annesini ve çocuklarını kaybetti... Acılı baba kayıp kızını arıyor

Abone Ol

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 50 binden fazla kişi hayatını kaybederken birçok kişiye de ulaşılamadı. Depremlerde çok sayıda kişinin kaybolduğu ve izine rastlanamadığı iddiaları da gündeme geldi. Özellikle çocuk kayıpları ihbarları daha fazlayken depremlerde Gaziantep’in İslahiye ilçesindeki yıkılan evden sağ çıktığı ve daha sonra görüldüğü belirtilen 13 yaşındaki İrem Karaca’ya da hâlen ulaşılamıyor. 14 yıldan beri çalıştığı Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş’de (TEDAŞ) depremlerin olduğu sırada vardiyada olan Fatih Karaca, kızının izine ulaşmaya çalışıyor. Eşini, 3 çocuğunu, annesini ve kayınvalidesini kaybeden Karaca, kızı İrem Karaca’nın bulunması için yetkililere seslendi.

  

“11’İNCİ GÜNÜN SONUNDA ENKAZ ÇALIŞMASI BİTTİ. KIZIM ÇIKMADI”

Adana’da akrabalarının yanında yaşamını sürdüren Karaca, ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Depremlerde çalışma ve diğer arkadaşlarının da kendisini arayarak yardım istediğini belirten Karaca, şunları söyledi:

“Yani kendi binamın önüne geldim. Deprem olduğunda, ikinci depremde insanın feryatlarını; Allah kimseye bir daha böyle bir şey yaşatmasın. Hâlâ kulaklarımda insanların feryatları. Kimseye yetişemiyorsun, kimseye müdahale edemiyorsun. 40 dakika sonucunda evime geldiğimde benim evimin de çöktüğünü gördüm. Evim 6 katlı. Ben 3’üncü katında oturuyordum. Evim; annem, kaynanam, eşim ve 4 çocuğum hepsi enkaz altında kaldı. 6’ncı günün sonunda, 2 annem, eşim ve 3 çocuğumu çıkarttık. Bunun neticesinde hava o günlerde sıcak olduğundan dolayısıyla cenazelerimizi çadırda bekletmek istemedik. Pazar günü sabahı bütün 6 cenazemize ulaştık biz. Pazartesi günü öğlen oldu. Hava aşırı sıcak. Tabii ki, oradaki cenazelerden dolayısıyla herhangi bir soğuk hava deposu olmadığından güneşin alnında bekleyince cenazelerimiz iyicene deforme olmasın diyerek Adana’ya getirdim, defnettim. 10’uncu, 11’inci günün sonunda enkaz çalışması bitti. Kızımız enkazın altından çıkmadı.”

“GÖRENLER, ÇOCUĞUMUZUN AKLİ DENGESİNİN YERİNDE OLMADIĞINI SÖYLEDİ”

Kızı İrem Karaca’nın depremden 3 gün sonra, 9 Şubat’ta 14 yaşına girdiğini anlatan Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İrem’i aramaya başladık. Allah razı olsun, iş yeri arkadaşlarımın hazırlatmış olduğu afişleri asmaya başladık. Bunun neticesinde Gaziantep İslahiye’de, Beyler Mahallesi stat içerisinde çocuğumuzun okul arkadaşıyla voleybol oynadığını, Ankara’dan gönüllü yemek dağıtımı için gelen iki kişinin kızımı gördüğü bilgisi ve aynı zamana denk geldi, farkına vardık. Bunun neticesinde aradık ama bu okul arkadaşının ve gönüllü olaraktan yemek dağıtımına gelen kişilerin, çocuğumuzun akli dengesinin yerinde olmadığını söyledi, bu zamana kadar çocuğumun herhangi bir rahatsızlığı yoktu benim. Bu Ankara’dan gönüllü olarak yemek dağıtımına gelen kişiler, ikisi de doktormuş. Birisi cerrah doktoru, birisi de çocuk doktoru. Çocuğumuzun akli dengesinin yerinde olmadığını İslahiye savcısı olsun, Adana’da Cumhuriyet savcısı olsun, herkesten Allah razı olsun, kaymakamımızdan araştırıyoruz. Çocuğumuza ait herhangi bir delil bulamadık. Ölüyse ölüsüne, diriyse dirisi; önceliğimiz dirisi, kurban olduğum Allah’ım, 20 yaşına kadar yetiştirdiğin çocuklarının hepsinin bir anda elinden uçması çok kötü. Allah kimseye yaşatmasın.”

“DEVLET BÜYÜKLERİMİZ TİTİZLİKLE ÇALIŞMA YAPARLARSA BULUNUR”

“Bu deprem, çok insanların ocağını söndürdü. Ben de onlardan bir tanesiyim” diyen baba Fatih Karaca, şöyle konuştu:

“Kurban olduğum Allah’ım, ölenlere Allah rahmet eylesin. Kalanlara da Allah sabır versin ama ne olursunuz, eğer çocuğumu bir gören varsa, ben çocuğumun yaşadığına eminim. İnşallah bulacağım ama bana yardımcı olursanız çok sevinirim. DNA testi verdim. DNA testi verdiğimde herhangi bir karşılaşma olmadı defnedilenlerle, kaybolanlarla, herhangi bir hastanede de bulamadık çocuğumuzu. Şu an araştırıyoruz, sadece araştırıyoruz. Bizim işte gücümüz bu kadar. Devlet büyüklerimiz bize yardımcı olur da daha bir titizlikle çalışma yaparlarsa bu şekilde bulunur bu çocuk. Ben nereye gidebilirim ki? Kimseye gidip bir şey yapamayız ama devletin gücü var buna. Bize bu şekilde yardımcı olursa çok iyi olur. Hani bir çocuğum, çocuğum gelirse orada tekrar yuva kuracağım. Ocağım tütecek ama şimdi ben tek başıma nerede olsa, hangi camide olsa yatarım. İş yerimde bile yatarım. Bu çocuk bizi hayata geri başlayacak. Tutunmamı sağlayacak. Durum bundan ibaret.”