Her yaşam bir uçtan bir uca kilim misali dokunur, insan eli değerek, insan olma niyetiyle…
Çocuklarımız için hep iyi eğitim almalarını hedefleriz. Onların iyi okullarda, iyi eğitim alacağına inanır, bunun için gerekirse varımızı yoğumuzu veririz.
Ama maalesef sorun bu kadar işin içinden çıkılmaz hale gelmedi hiçbir zaman. Çocukların uzun zamandır yüz yüze eğitim alamamaları geleceklerine dair kaygılarımızı arttırıyor. Okulların zamansız tatil edilmeleri ile ilgili sorunlar hep aynıydı bundan önce…
Okulların açılamadan veya daha derse başlamadan tatil edilmesine alışmıştık; hem biz hem çocuklar. Geçen seneden beri okulların kapalı olması alışık olduğumuz bir durum değil.
Tüm dünyayı sarsan pandeminin etkileri maalesef bizim ülkemizde daha derin sorunları beraberinde getirdi. Bunların en önemlisi de hiç şüphesiz eğitim oldu.
Eğer öyleyse, o zaman okullar açılsın mı, açılmasın mı diye çokça tartışıldığı şu günlerde hep birlikte biraz kafa yormamız gerekiyor.
En başta öğretmenlerin kendilerini öğrencilerin yerine koymaları gerekiyor mesela...
Anne-babalar olarak bizlerin oturup düşünmesi gerekiyor...
Öğrenciler, "Neden okula geliyoruz?" diye sorgulamalılar...
Milli Eğitim Bakanlığı yöneticileri, "Bizim amacımız ne?" demeliler en azından...
Televizyoncular, "İnsan nedir?" diye sormalılar birbirlerine…
Kısacası hepimiz "Biz ne yapıyoruz?” diye sormalıyız hep birlikte...
Öyle ya; her işletmenin üretim hedefleri, toplam kalite yönetimi, sürdürülebilirlik ve verimlilik hedefleri gibi çalışma esasları var...
Peki, anne- baba olarak bizlerin görevi çantasını sırtına, beslenme çantasını ve suluğunu boynuna taktığımız çocuğumuzu okula gönderdiğimiz anda bitiyor olabilir mi?
Ya da bir işletmenin vardiya amirinin, imalat sorumlu şefin, makineyi açma ve kapamakla görevli işçinin bile çok ciddi sorumlulukları var...
Peki hal böyleyken bir öğretmenin tek görevi eline verilen müfredatı, kitapta yazanı çocuklara okuyup sonra zil çaldığında öğrencilerini salıvermek olabilir mi?
Elbette değil...
Alman düşünür Immanuel Kant "Eğitim Üzerine" isimli kitabında çocukların öğrenmesi gereken en önemli unsurun düşünmek olduğunu şöyle vurguluyor;
"Ne var ki çocukların sadece uysallaştırılması yeterli değildir; çünkü onların düşünmeyi öğrenmesi daha büyük önemi haizdir. Düşünmeyi öğrenerek insan keyfi, gelişigüzel değil, sabit, değişmez ilkelere göre hareket etmesini öğrenmeye başlar"
Gelin artık en azından bir işletmede üretim yapan kişiler kadar olabilelim.
Gelin hep beraber önümüzdeki dönem, en azından bir çiftçinin incir ağacına verdiği önem kadar önem verebilelim çocuklarımıza.
En azından artık tavuklarını an be an otomasyonla takip eden, aşısını, yemini, ilacını, vitaminini anlık olarak kontrol eden çiftlik sahibinin, tavuğuna gösterdiği özeni gösterebilelim okula gitmek için bekleyen çocuklarımıza.
Ve tam olarak ne vermek istediğimize karar verelim çocuklarımıza...
Yetiştirmek istediğimiz neslin "Ne" olduğuna karar verelim...
Sınavları hiç aksatmadan kazanıp hep en iyi olan çocuklar mı?
Sınavlardaki başarılarından dolayı anne-babasının gurur duymasını sağlayan çocuklar mı?
Okulda hep birinci olan çocuklar mı?
Yoksa;
İnsan olmayı başarabilmiş çocuklar mı?
Düşünebilen çocuklar mı?
Kaybetse de başkalarının haklarına saygılıçocuklar mı?
Birinci ve İkinci Dünya savaşlarını yaşamış ve savaşın dehşetin tam ortasında kalmış bir çocuk, yıllar sonra Almanya’da bir liseye müdür olur.
Her yeni eğitim-öğretim sezonunun başında öğretmenlere bir mektup gönderir. Mektup şöyledir:
“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan birisiyim. Gözlerim, hiç bir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettikleri gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğneler ile ölen bebekler, üniversite ve lise mezunlarının vurup yıktığı insanlar...
Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum.
Sizlerden isteğim şudur.
Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın.
Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin.
Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.”
Çocuklarımız için yeniden düşünüp, başa dönelim o vakit: Her yaşam bir uçtan bir uca kilim misali dokunur, insan eli değerek, insan olma niyetiyle…