Artı Gerçek'in haberine göre Aydın ve Muğla sınırlarındaki jeolojik ve biyolojik çeşitlilik, kültürel açıdan Türkiye'nin en önemli alanlarından biri olan Latmos (Beşparmak) Dağları taş ocaklarının ardından bu sefer de ‘yenilenebilir’ enerji tehdidi altında. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Almanya merkezli EN 2 En 2 Rüzgar Enerjisi Yatırım Şirketi’nin Ege’nin dağlarında yükselecek 4 RES projesi için yakın zamanda peş peşe ‘ÇED olumlu’ kararı verdi. Verilen onaylardan biri de Falp Rüzgar Enerji Santrali projesine ait.
ÇED SAHASI KÜÇÜLTÜLDÜ
Proje sahası ise yer seçimiyle dikkat çekiyor. İlk yayınlanan proje 30 türbinden oluşuyor ve Latmos’un merkezini de içine alıyordu ancak proje sahasında revizyona gidildi. Türbin sayısı 18’e indirildi ve ÇED sahası küçültüldü. Proje tanıtım dosyasında türbinlerin Latmos’un dışına çıkarıldığı ileri sürüldü.
TÜRBİNLER LATMOS SAHASINDA
Ancak türbin sayısında azalma olsa da dikilmesi planlanan 18 türbinin Latmos sınırlarında yer aldığı ortaya çıktı. Latmos Platformu gönüllülerinden doktor Varol Aydın, türbin noktalarının Latmos’ta olduğunu belirterek "Yaklaşık İki yıl önce Latmos’ta yapılması planlanan EN-2 FALP Rüzgar Enerji Santrali Projesi ilk duyurulduğunda 4.6 MW’lık 30 adet rüzgar türbininin batıdaki Beşparmak Zirveleri’nden doğuda Atavlusu Tepesi’ne kadar geniş bir alana yerleştirilmesi öngörülmüştü. Başlayan ÇED süreci içinde batıda ve doğuda kalan arkeolojik alanların projeden çıkartıldığı, türbin sayısının 18’e düşürüldüğü ve projenin ilk halinde olmayan kazı fazlası depolama alanları belirlenerek ÇED olumlu kararı verildiği anlaşılıyor” dedi.
'SU KAYNAKLARI TEHLİKEDE'
Bölgedeki su kaynaklarının da olumsuz etkileneceğine dikkat çeken Varol “Projenin son halinde altı adet türbin Çukurköy- Konak arasındaki Ozan Geçidi’nin batısına yerleştirilecek. 12 adet türbinin de doğudaki ormanlık alan içine yerleştirileceği görülüyor. Batıdaki altı türbinden ikisi Sakarkaya Çağlayan Yaylası’nın 500 metre kadar yakınına yerleştirilecek ve muhtemelen yaylanın su kaynaklarını da olumsuz etkileyecek. T3 ve T4 türbinleri ise Saylacıkkır Beleni olarak isimlendirilen Sakarkaya ve Kullar Köylerinin mera olarak kullandıkları, su kaynaklarının ve eski pınarların olduğu alana yerleştirilecek. Ayrıca burasının kazı fazlası toprak depolama alanı olarak kullanılacak olması da merayı ve su kaynaklarını ortadan kaldıracak. Sarıçay’ın önemli su kaynaklarından olan Yaylacıkkır Beleni’nin olumsuz etkilenmesi de kaçınılmaz olacak. T5 türbini ise Latmos’un en özel kayalık yapılarından olan Dümen Tepe’ye yerleştirilecek ve doğal güzelliğini yok edecek. T6 türbini ve üç numaralı kazı fazlası depolama alanı ise Çukurköy’ün su kaynaklarını olumsuz etkileyecek. Ozan Geçidi’nin doğusuna yerleştirilecek 12 türbin ise tamamen çam ormanları arasında kalacak. Bu ormanlar arıcılık ve bal üretiminin yapıldığı yerler. Muhtemelen bölge için önemli gelir kaynağı olan bal üretimi de olumsuz etkilenecek" diye konuştu.
'KUŞLARI GÖÇ ROTALARI DA ETKİLENECEK'
Kuşların uçuş rotalarının da olumsuz etkileneceğini kaydeden Varol şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ayrıca Bafa Gölü ve Büyük Menderes Deltası’nda konaklayan göçmen kuşların uçuş rotaları da olumsuz etkilenecek. Sakarkaya köylüleri, Çağlayan Yaylası ve Yaylacıkkır Beleni’nde sürdürdükleri yaşamlarını, hayvancılığı ve arıcılığı olumsuz etkileyeceği için olumsuz. Hem halkın katılımı toplantısında olumsuz görüşlerini bildirdiler hem de Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne dilekçe vererek projeyi istemediklerini ifade ettiler. Köylüler projeye karşı yasal haklarını kullanmaya da kararlılar, biz de Latmos Platformu olarak onlara destek olacağız."
7 BİNE YAKIN AĞAÇ KESİLECEK
Şirket, proje için Muğla'nın Milas ilçesine 18 adet türbin dikmeyi planlıyor. Proje sahasında kızılçam ağaçlarının altında maki ve seyrek çiçekli bitki örtüsü yer alıyor. Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’na göre prohe orman alanı içerisinden yer kalıyor. Proje hayata geçerse 6 bin 590 ağaç kesilecek. Ayrıca alanda 10 endemik bitki türü bulunuyor. Proje sahasında arıcılık da yapılıyor.
LATMOS: FIRTINA TANRISININ EVİ
Latmos’un geçmişine dair kültür izleri, Neolitik Dönem’e kadar uzanıyor. Latmos, Anadolu’nun kutsal kabul edilen dağlardan biri. Bu dağ sisteminin en tepe noktası olan Tekerlekdağ, Fırtına Tanrısının evi olarak kabul ediliyor. Fırtına Tanrısı, Hititler döneminde Tarhunt, Antik Çağ’da ise Zeus olarak karşımıza çıkıyor. Antik Yunan mitolojisinde bu dağların, Ay Tanrıçası Selene’nin sevgilisi genç çoban ve avcı Endymyon’u gizlediği mağarayı barındırdığına inanılıyor. Hrıstiyanlık döneminde Latmos bölgesi korunaklı ve huzurlu bir bölge olması nedeniyle manastırlar için bir tercih edilmiş. Latmos’da bilinen en erken buluntular, 7-8 bin yıl öncesine ait kaya resimleri. 1994'te Anneliese Peschlow-Bindokat tarafından keşfedildiği günden bu yana 170’den fazla farklı kaya resmi belgelendi. Bu sayının gelecekte yeni araştırmalar sonucu daha da artması bekleniyor. Latmos kaya resimleri Anadolu’daki en önemli tarih öncesi keşiflerinden biri kabul ediliyor.